“`html
Selva Demiralp
ABD’de Trump yönetiminin göreve gelmesi, belirsizliklerin kapıyı çaldığı bir dönem başlatırken, piyasalarda da endişe dalgaları yaratmaktadır. Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selva Demiralp tarafından yapılan değerlendirme.
Yatırımcıların en büyük iki korkusu nelerdir? Bunlar arasında hatalı ekonomi politikaları ve belirsizlik unsuru ilk sıralarda yer almaktadır.
Şimdi, bu iki unsurun etkileşimde bulunduğu bir senaryoyu göz önüne alalım: Ekonomi politikalarındaki yanlış kararların bir gün uygulanmaya konulup ertesi gün geri çekildiği karmaşık bir tablo. Bu durumda tüketiciler harcama kararlarını erteleyerek beklemeye geçerken, üreticiler de yatırımlarını en aza indirmektedir.
Bu belirsizlik ortamı, resesyon olasılığını arttırmaktadır. Şu anda ABD’nin içinde bulunduğu durum, bu durumu oldukça iyi özetlemektedir.
Bu durumlardan daha önce deneyimlediğimiz benzer zorluklar, ABD için yeni bir tecrübe olarak kendini göstermektedir.
Eylül 2021 sonrası ülkemizde uygulanan hatalı ekonomi politikalarını düşünelim. Bu politikalar, kurumları zayıflatıp enflasyonu körüklerken, düşük faiz ortamında beklenen büyüme ve yatırımlar gerçekleşmemiştir. Aksine birçok iş insanı uygulanan politikalara karşı rahatsızlık duyduğunu belirtmiş ve tedbirli davranarak gereksiz harcamalarını kısma yoluna gitmiştir.
Bugün, benzer koşulların dünyanın en büyük ekonomisi olan ABD’de ortaya çıkması, hem kaygı verici hem de dünya genelinde yayılabilecek riskler açısından endişe vericidir.
Piyasalar neden bu kadar endişeli?
Yalnızca iki ay önce, Trump’ın seçim zaferiyle borsa dalgalanmaları yaşandı fakat bugün panik satışları gündemde. Atlanta Fed’in son tahminleri, ABD ekonomisinin ilk çeyrekte yüzde 2,8 oranında daralma yaşayabileceğine işaret ediyor. Bu nedenle gelecekte gerçekleşecek Fed toplantısında büyüme tahminlerinin aşağı yönlü revize edilmesi beklenebilir.
Peki, ABD ekonomisinin beklentileri bu denli keskin bir çöküş yaşadı? Piyasalardaki karamsarlığın nedenlerini, başlangıçta belirttiğimiz iki temel tehdit ile açıklayabiliriz:
- Trump’ın dış politikada benimsediği “geriye dönüş” tutumunun, ekonomik alanda da tekrarlanabileceğine dair korkular.
- Politika adımlarındaki tutarsızlık ve belirsizlik durumu.
Bunlar, ABD ekonomisine dair iyimser beklentilerin hızla tersine dönmesine yol açmaktadır.
Trump’ın ekonomik hedefleri neler?
Trump’ın ekonomi politikaları şu dört başlıkta özetlenebilir: Gümrük tarifeleri, göçmen politikası, bütçe disiplini ve düzenlemelerin azaltılması.
İlk iki başlık, kısa vadede enflasyonu artırıp büyümeyi yavaşlatmasına sebep olduğundan stagflasyon riski taşımaktadır. Hükümet harcamalarının kısılması, büyümeyi olumsuz etkilerken, vergi indirimleri mevcut politikaların devamı niteliğinde olup, büyük bir canlanma sağlaması beklenmemektedir.
Son olarak, düzenlemelerin azaltılması konusundaki kapsam hâlâ çok belirsiz ve bu tür politikaların uygulamaya konması 2025 yılına kadar beklenmiyor.

Trump neden iniş çıkış yaşıyor?
Gümrük vergileri, ABD’nin ihraç ettiği ürünleri daha pahalı hale getirerek yerli üretimi teşvik etmeyi hedefliyor. Ancak bu büyük ekonominin aniden yerli üretime geçmesi ne kolay ne de sürdürülebilir bir dönüşüm sunacaktır. ABD’li seçmenler ve üreticilerden gelen itirazlar, Trump’ın liderliğine karşı duyulan şüpheleri gündeme getiriyor ve bu durum, kendisinde ve politikalarında tutarsızlık yaratmaktadır.
ABD, Kanada ve Meksika arasındaki serbest ticaret anlaşmasına dayanan mevcut üretim yapısı, bazı ara malların bu üç ülke arasında çok sayıda işlem görmesini sağlıyor. Gümrük tarifeleri eklenmesi, maliyetleri artırarak şirketleri zorlu bir seçeneğe itiyor: Kar marjlarını düşürmek, maliyetleri tüketiciye yansıtmak veya üretimi azaltmak. Ford CEO’su Jim Farley’nin “Tarifeler ABD sanayisinde ciddi bir zarara yol açar” açıklaması bu durumu pekiştiriyor.
Trump’ın hareketlerine yön veren motivasyon, “ABD’yi muhteşem yapmak” değil, Biden döneminin politikalarını geri alma arzusudur. Bu yaklaşım, çelişkili sonuçları beraberinde getirmektedir.
Bir yandan ABD’de yerli üretim yapacak yabancı şirketlere vergi indirimi önerirken, diğer yandan Biden döneminde çip üretimini teşvik eden “Chips Act”i iptal ediyor. Yani büyük resme bakıldığında net bir stratejik hedef belirlemekte zorlanan bir başkan izlenimi ortaya çıkıyor.
Sonuç olarak, hatalı politikaların devam etmesi ve bu politikaların uygulanma zamanındaki belirsizlik ekonomik büyüme için ciddi bir tehdit oluşturmaktadır.

ABD’de meydana gelecek olası bir resesyon dünya ekonomisini nasıl etkiler?
Küresel üretimin dörtte birini elinde bulunduran ABD ekonomisinde yaşanacak bir resesyon, dünya genelinde alarm zillerinin çalmasına neden olabilir. ABD’nin en büyük ithalatçı ülke olması, ekonomik yavaşlamasının doğrudan ticaret ortaklarına (Meksika, Kanada, Almanya, Çin) ve bu ülkelerden ara malı alan tedarikçilere zarar verecektir. Gümrük tarifeleri, ithalat talebini daha da azaltacaktır.
ABD ile ticaret ilişkileri zayıflayan ülkeler, diğer ticaret ortaklarından da ithalat taleplerini kısma yoluna gidebilir—ki bu durum bizim için asıl tehdit unsuru olmalıdır.
Mesela, ABD’nin beşinci büyük ithalat pazarı olan Almanya ile ticaretin zayıflaması, ihracata dayalı büyüme modelini olumsuz etkileyerek otomobil, finans ve teknoloji alanlarında ABD ile güçlü bağları olan Avrupa ekonomisini sarsabilir.
Bu durum, Türkiye’nin Almanya’dan yaptığı ithalatı da azaltarak dolaylı olarak Türkiye ekonomisine olumsuz etkiler yaratmaktadır.
Tüm bu olumsuzluklara rağmen, gelişmelerin potansiyel olarak olumlu etkileri de bulunmaktadır. Özellikle, ABD kaynaklı bir küresel yavaşlama, emtia ve petrol fiyatlarını düşürerek petrol ithalatçısı ülkeler için avantaj sağlayabilir. Ayrıca, ABD ekonomisindeki yavaşlama, Fed’in faiz indirim olasılığını doğurarak daha düşük borçlanma maliyetleri ve zayıflayan bir dolar anlamına gelebilir.
Son olarak, tarife tehditleri ve savunma alanındaki gerekçeler dolayısıyla ABD’den uzaklaşan Avrupa, Türkiye için kıymetli fırsatlar sunabilir. Avrupa’nın zayıflayan bağlarını güçlendirmek için Türkiye’yi dahil etme çabası, ekonomik ilişkilerde Türkiye için daha güçlü bir konum yaratabilir ve granit taşıdığı eşikleri aşmamıza vesile olabilir.
“`
More Stories
Tekin, Sevigen’in “kurultay” iddiasını yalanladı, Kılıçdaroğlu’nun “böyle bir şeye gerek yoktu” dediğini açıkladı
Eskişehir’de Uyuşturucu Operasyonu
Kapısını çalan olmayınca ünlü aktör bir hafta eşinin cesediyle yaşadı